Şubat’ın ilk haftası NATO ve AB üye ülkelerinden hükümet temsilcileri, askeri ve savaş strateji uzmanları, ve silahlanma lobi üyeleri Bayerischer Hof otelinde toplanıyorlar.
Bugün dünyada bir milyar insan açlıkla boğuşmaktadır. “Her 5 saniyede bir çocuk yetersiz beslenmeden veya hafif bir hastalıktan dolayı ölmektedir. Bu çocuklar ölmemekte, öldürülmektedirler.“ (Jean Ziegler). Onları öldüren ise cesetler üzerinden kâr elde eden bir dünya düzenidir; bu gezegenin doğal yaşam kaynaklarını sistematik bir şekilde talan eden ekonomik düzendir; yağmuru içinde taşıyan bulutlar gibi savaşı içinde taşıyan kapitalist sistemdir.
Tıpkı işkence, adam kaçırma, sivillerin kitleler halinde imhası gibi, yoksulluk ve kötü iklim koşullarından dolayı mülteci olmuş insanlara karşı örülen duvarlar, ya da Alman silah ithalatının kurbanları da savaşın doğal sonuçlarındandır.
Bu savaşların kurbanları her zaman için insanlardır, doğadır ve bu dünya üzerinde birlikte yaşama kültürüdür.
Bunun için de askeri strateji uzmanları „Güvenlik“ Konferansı’nda yer almaktadır. Kendi siyasetlerini insanların korkuları sonucu sessiz kalmaları üzerine kurmaktadır. Bu korku işsizlik korkusu, çocuklarının geleceği korkusu ya da terör korkusudur.
Cani savaşların, uluslararası çaptaki açlık sorununun ve ekolojik erozyonun sorumluları insanları mevcut dünya düzeninin başka bir alternatifi olamayacağına inandırmak istiyorlar.
Keza birçokları bu düzene karşı durmaktadır. Karşılaştıkları direnç karşısında egemenler bir tür terör histerisi yaratarak kendilerini korumaktadırlar. Onlar devleti bir egemenlik mekanizmasına çevirmekte, polisi bir iktidar odağı haline getirmekte ve ordunun toplumu içerden kuşatmasını arzulamaktadırlar
Nitekim alternatif her zaman için vardır. Bu alternatif, dayanısmacı eylemle, gösterilerle ve direnişle başlamaktadır. Kendilerini dünya egemeni ve savaş stratejisti ilan edenlere gösterelim:
Bizler protesto ediyoruz:
Dünyanın NATO’ya veya başka bir takım askeri ittifaklara ihtiyacı yoktur. Bizim ihtiyacımız olan, barış, silahsızlanma, gelişme ve sosyal adalettir.
Polisin baskılarına yataklık eden hiçbir türlü çirkin saldırı ve iftira bizleri korkutamaz ve bize geri adım attıramaz – Bu tip hadiseler eylem hakkımızı elimizden alamaz.
Bu kirli hesaplara ne Stuttgart’ta ne de Wendland’da geçit verilmiştir. Onlara Münih’te de geçit verilmeyecektir.